Hindistan ve Yarı İletken Sorunları

Hindistan ve Yarı İletken Sorunları

Son dönemde Hindistan'a (yoksa Bharat mı?) büyük bir kayma çabası var. Herkes bunu kaymayı anlatırken, kimse sorunlarına değinmiyor. Öncelikle işin uzmanından, sonrasında kişisel yorumlarla biraz şu sorunları irdeleyelim.

Hintli Vinod Dham, K6 ve Pentium babası olarak anılır ve memleketi Hindistan bu kadar revaçta olunca bazı yorumlar yapmadan geçmedi. Bu yazı Dham'ın konuşmasının çevirisi ve kişisel yorumlardan oluşmaktadır.
İyi okumalar.

Sözlerine yarı iletkenlerin büyüklüğünü tarif ederek başlayan Dham, "21. Yüzyıl ile hayatımıza akın eden yarı iletkenler, bu yüzyılın bir 'varlığı' haline gelmiştir. İnşa ettiğimiz modern Dünyanın her noktasında bulunan yarı iletkenlerin, günümüzün petrolü olması ve bağlamla 'yeni petrol' lakabını taşımaya layıktır."

Dham sözlerine "Her geçen gün artan teknoloji ve yüksek teknoloji ihtiyacı sonunda trilyon dolarlara ulaşabilecek yarı iletken sektörünün bir karşılığı olarak hükümetler yaptığı harcamaları 'evde' tutmak isteyecekler ve bunun sonunda daha fazla yerel oyuncu, daha fazla ülkenin bu sektörden pay kapmaya çalıştığını göreceğiz." Allah Allah, ben demiyor muyum bunları? İnsanlar olur mu öyle şey dese bile...

Dham kendi memleketi ile ilgili konuşmaya başlıyor "Fab (fabrication plant) yarı iletken sektörünün genelince kabul görmüş, yarı iletkenlerin üretiminin yapıldığı tesisler, fabrikalardır. İktisadi sebeplerce fablar kümelenme, alakalı sektörleri yakınında ister. (yani bir fabın yanına gidip maden ocağı ya da tekstil fabrikası açamazsınız) Fabların birbirine yakın olması, alakalı sektörleri yakınında istemesi faktörü çoğu ülke için baştan bir sorun teşkil eder." Ekleme yapmak gerekirse, fablar normal bir fabrikadan çok daha büyüktür, daha kallavidir ve çok daha narindir. Bu sebeple ona bebeğiniz gibi bakmanız gerekir. Fablar kurulduğu bölgeyi besler, kalkındırır ancak o bölgenin kaynaklarını tabirince sömürür. Çok maliyetlidir ve çok kaynak ister. Bu yüzden sıfırdan bir fab kurmak yerine genellike var olan bir fab genişletilir. Bu sebeplerle çoğu ülkenin baştan elendiği sorun... 'Arazi' sorunu. Altyapısının iyi olması gerekir, fab içinde çalışacak kişiler için yaşanabilir bölgelerinin bulunmasını ister, İyi bir lojistik altyapı ister çünkü hem girdi hem de çıktısı 7/24 olacaktır bir fabın. Çevreden çok fazla kaynak çekeceği için sürdürelebilir çözümlerin geliştirilmesini ister... İster de ister arkadaşlar.

Dham ile devam etmek gerekirse "Fabların çok ciddi miktarda su tüketir. Bu sebeple fablar kolay ulaşabileceği bir su kaynağının yakınında olması gerekir." Ekleme yaparak devam ettirmek gerekirsem... Bu sebeple genelde kıyı kesimlerine yapılır fablar, diğer bir sebebi tabii ki lojistik kolaylığı. Okyanus ve deniz suyu arındırma işlemi ultra maliyetli olduğu için son çare olarak firmaların önünde durur, genellikle nehir ve akarsu gibi doğal kaynakları kullanmayı tercih ederler. Günde 'tonlarca' su kullanır bu 'tatlı' bebekler.

Ayrıca Dham "Bir başka sorun ise elektrik. Fablar 7/24 çalışmak zorundalar, itirazsız, lamı cimi olmadan... Bu sürede de devasa miktarda elektrik tüketirler ve en ufak bir kesinti bile olmadan fablara sürekli elektrik verilmelidir. Bununla beraber fab doğal afetlere karşıda en yüksek seviyede korunmalıdır. Milyar dolarlık ekipmanınız tek bir deprem ile geri dönülemez zarar görebilir." Bu sebeple fab için seçilecek bölgenin elektrik, su, arazi ve doğal afet bakımından mükemmel olmasa bile mükemmele yakın olması gerekir. Şimdi daha iyi anlaşılır umarım neden bir fab kurmak çok zor.

Dham Hindistan ve sorunları ile devam ediyor "Hindistan altyapının hâlâ tamamlanmadığı, gümrük işlerinin ise günler... Hatta haftalar sürebildiği bir ülke. Yarı iletkenlerle ticaret yapıyorsanız bu kabul edilemez bir durum. Bileşenlerin ihracı için gereken kurumların (gümrük daireleri-havaalanları vb.) fablara olabildiğince yakın olması gerekir. Gereksiz gümrük işlemleri ve ağır ücretlerse alıcıyı bıktırır ve malınız elinizde kalır." Ben bu konuda yorum yapmak istemiyorum.

Dham ekliyor "Bununla beraber üretim 7/24 devam etmeli, montaj-paketleme ve test bölgeleri ara vermeden çalışmalı. Çalışanların yapacağı grevler ve gereksiz izinlerin önüne geçilmeli." Elinize gelen beğenmediğiniz telefon kolay üretilmiyor arkadaşlar... Ayrıca bir fab tam randımanlı olarak çalışmaya başlaması yaklaşık olarak beş yılı bulduğu için, tam verimine ulaşana kadar ekstra eziyet bekliyor çalışanları. Tabii ulaştıktan sonra da bekliyor. Orası ayrı...

Hindistan ile devam edersek "Fabların içinde çalışacak ehil insan gücü bir başka sorun. Örneğin Hindistan'ın tüm Dünya çapında çip tasarımcıları olmasına rağmen, tasarladığımız çipleri üretecek mühendis bazında sorun yaşıyoruz. Başlangıç olarak yabancı ülkelerden tedarik etsek bile Hindistan'ın bu alanda daha geniş bir yetenek havuzu yaratması şart." Ehil insan sorunu ABD gibi bir ülke için bile sorun arkadaşlar, o yüzden çok şey etmeyin yani.

Buradan sonra ise konu "ekosistem" mevzusuna geliyor. Çok fazla yorum gerektiren bir konu aslında. Biraz kısa keserek anlatmak gerekirse...

Bir önceki yazıda küresel yarı iletken zincirinden az çok bahsettim. Bir fab kurulduğun bittabii bu zincire bağlanır ve çeşitli ihtiyaçlarını 'ithal' etmeye başlar. Aklanıza gelebilecek her türlü şey. Beşeri ve doğal fark etmez. kendini beslemesi gerekir. Peki bu böyle mi durur? Hayır. Bir fab yanında alakalı sektörler ister. Zamanla fabın yanında sanayi bölgeleri oluşur ve ilk başta ithal ettiği şeyleri kendi ülkesinden karşılamaya başlar. Yani yeni sektörler oluşturur. Tabii bunu görebilecek insanlar varsa. Tek bir fab asla tek başına kalmaz dostlar, yanına her zaman arkadaş ister. İlişkili sektörleri yanına çeker ve onları besler. Birbirlerini besleyerek sonunda adını bile duymadığınız bir ili, ilçeyi bir metropol yapabilirler.
Evet... O kadar büyük şeyler bu fablar.

Tabi doğru oranda beslendikleri zaman. Üretimleri ve satışları düzgün gitmesi gerekir, her fab tek başına bir işletme halini alır ve ekstra olarak yönetilmesi gerekir. Ancak şu an bunlar girmeyeceğim. Fazla uzadı sanki...